Gök kubbenin kapısını aralayan bir dahi: Ali Kuşçu - Sayı 17

Gök kubbenin kapısını aralayan bir dahi: Ali Kuşçu

1_kirmizi_beyaz_17_2014_sonbahar

Bır Astronomı Âlımı; Sâhıb-I Rasad: “Ali Kuşçu”

Doç. Dr. Ömer Bolat Albayrak Grubu Genel Koordinatörü Mısır, Mezopotomya ve Yunan bölgesinde oluşan astronomi çalışmaları, Türk-İslâm âlimlerinin olağanüstü gayretleriyle, 8. yüzyıl – 15. yüzyıl arasında Bağdat, Şam, Kahire, Semerkand, Buhara ve Meraga’da yapılan çalışmalar neticesinde doruk noktaya ulaşmıştır. 15. yüzyılda Uluğ Bey’in Semerkand’da inşa ettirdiği rasathâne başta olmak üzere İslam coğrafyasının birçok bölgesinde rasathâneler kurulmuş, bu rasathânelerde yapılan gözlemler neticesinde oluşturulan yıldız haritaları ve âlem modelleri asırlar boyu insanlığa ışık olmuştur.

Osmanlı’nın idaresi altında bilim ve sanatın münbit toprakları olma özelliğini yeniden kazanan Anadolu; Ali Kuşçu’nun, Fatih’in ısrarlı davetleri üzerine İstanbul’a gelmesi ile astronomi ve matematik çalışmaları alanında önemli bir merkeze dönüşmüştür. Fatih’in Kelam’dan Felsefe’ye kadar hiçbir ayırım yapmaksızın canlılık kazandırmaya çalıştığı ilmî faaliyetler İstanbul merkezli olmak üzere ivme kazanmıştır. Maveranünnehir’de gelişen astronomi ve matematik geleneğinin temsilcisi olarak İstanbul’a gelen Ali Kuşçu, temsil ettiği ilmî geleneğin İstanbul’a taşınmasını sağlamıştır.

Gelenek tarafından Sâhib-i Rasad (gözlemevi sahibi) olarak isimlendirilen büyük deha, yazmış olduğu eserler ile Osmanlı ilim geleneğine kalıcı iz bırakmıştır. Fatih’in emri ile, Molla Hüsrev ile birlikte Fatih Medreseleri’nin eğitim programını hazırlaması, ölümünden sonra da Osmanlı ilim geleneğinde etkisinin devam etmesini sağlamıştır.

Modern gözlemevlerinin ilk örnekleri olan rasathânelerde uzun yıllar süren araştırmalar neticesinde oluşan astronomi tarihine, adını altın harflerle yazdırmayı başarmış büyük düşünür, bugün için keşfedilmeyi beklemektedir. Buradan hareketle, dergimizin bu ayki sayısında Ali Kuşçu ve temsil ettiği geleneğin ne olduğunu anlamaya çalıştık.

Ele aldığımız diğer bir konu ise Güneş saatleri. Tarih boyu zamanı ölçebilmek için geliştirilmiş onlarca yöntemden bahsedebiliriz. Bazen mumun, bazen suyun, bazen mekaniğin, bazen de kumun kullanıldığı saat modellerinden en dikkat çekicisi olan güneş saatleri, hâla araştırmacılar için bilinmezlik ifade ediyor. Bir sonraki sayıda tekrar buluşmak ümidiyle…

Doç. Dr. Ömer Bolat
Albayrak Grubu Genel Koordinatörü

 

Okumak için tıklayın.