Tarihin talihi : Mehmet Genç

mehmetgenc

Mehmet Genç ilim âleminde adeta bir efsane gibi dilden dile aktarılan doktora macerası ve Osmanlı tarihinde açtığı yepyeni ufuklarla zihinlerde yer etmiş değerli bir tarihçimizdir. Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi kitabının girişinde yazdığı “Hac Yolunda Bir Karınca” başlıklı yazısı kendisinin tarih araştırmacılığına bakış açısı ve akademik serüveni hakkında önemli ipuçları verir.

1934 yılında Artvin’de dünyaya gelen Mehmet Genç ilk eğitimini büyük zorluklar içinde tamamlar. Bu yıllarda tarihi hiç sevmediğini matematik dersini ise büyük bir ilgiyle takip ettiğini belirten Genç, tarihi ancak İstanbul’a liseyi okumak için geldiğinde sever. Haydarpaşa Lisesi’nde “leylî-meccanî” okur, orada devrinin büyük fikir adamı ve tarihçisi Nihal Atsız ile tanışır ve bir süre sonra da ahbaplık kurar. O sıralarda milliyetçi duyguların saikiyle sosyal ilimlere de ilgi duymaya başlar. Lise bittikten sonra üniversite için bir karar vermesi gerekir. Okulu bitirdiğinde hemen iş hayatına atılmak için 1954’te Mülkiye’ye girer ve orada Sezai Karakoç’tan Mehmed Şevket Eygi’ye, Cemal Süreya’dan Mete Tunçay’a kadar çok geniş bir yelpazede dostluklar kurar. Ancak onun en iyi dostu, “Onunla kurduğum dostluğu daha sonra kimseyle kuramadım” dediği Erol Güngör’dür.

Mülkiye’yi bitirdikten sonra Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bir süre kaymakam vekilliği yapan Genç, 1960 yılında Osmanlı iktisat tarihinin duayenlerinden Ömer Lütfi Barkan’ın asistanı olur ve birlikte çalışmaya başlar. Barkan arşiv belgeleri üzerinden çalışmalar yapıyordur. Mehmet Genç eski yazı bilir bilmesine ama, bu belgelerdeki yazılar onun bildiği “kitap yazıları”na hiç mi hiç benzemez. O, Max Weber’den hareketle birtakım sosyolojik genellemeler peşindedir. Bu belgelerden hareketle genellemeler yapmak için en az 100 sene yaşamak gerekir.

Derin bir buhrana düşen Mehmet Genç, kendisine doktora tezi olarak “Sanayi Devrimi karşısında Osmanlıların nasıl bir tavır aldığını araştırmanın peşine düşer. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu topraklarına gelen seyyahların kaleme aldığı seyahatnameleri inceler ilkin. Ama Batı literatüründen umduğunu bulamaz ve bir umman olarak tasvir ettiği arşive girer. En başta arşive girmekten korksa da üç ay gibi kısa bir sürede her türlü yazıyı okuyabilecek seviyeye ulaşır. Binlerce vergi defterini adeta samanlıkta iğne arar gibi okur, araştırır, inceler. Ortaya çıkan sonuç ise bir hayal kırıklığıdır. Çünkü “bütün sektörlerde 19. yüzyılın başlarından itibaren vergi kalemlerine ait gelir rakamları hiç değişmiyordu.”

İşte Mehmet Genç’in asıl macerası da bundan sonra başlar. Tezini yazmayı bir kenara bırakıp bu rakamların neden hiç değişmediğinin peşine düşen Genç o gün bugündür hala Osmanlı Arşivi’nde keşifler peşinde koşuyor. Problemleri çözmekte zorlandığı anlardaysa Wagner’in operaları yetişiyor imdadına…

Uzun çalışmalar sonucu ortaya koyduğu Osmanlı ekonomi modeli, “Osmanlı gerilemesi” adı verilen paradigmayı yerle bir eden araştırmaları, genç araştırmacılara olan yardımsever ve babacan tavırlarıyla Mehmet Genç Osmanlı dünyasının pırıltılı gökyüzünde yepyeni ufuklar açmaya devam ediyor.

Benzer konular

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir