Kenan Diyarı’nın hüzünlü toprakları : Kudüs

kudus-notlari

Allah Rasulü Hz. Muhammed’in Mirac’a yükseldiği, Hz. İsa’nın göğe çekildiği, cömertlik timsali Halil İbrahim’in (as) medfun olduğu, Hz. Yusuf’un kardeşleri tarafından kuyuya atıldığı ve babası Yakup (as) tara-fından çıkarıldıktan sonra Mısır’a sultan olduğu ‘Kenan İlleri’ndeyiz.

“Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (İsra / 1)

Cenab-ı Allah’tan dünya gözüyle görmek istediğim üç mukad-des mekan vardı. Birincisi; Mü’minlerin kalbinin ortak attığı, namaz kılarken yüzümüzü döndüğümüz, Beytullah’ın bulun-duğu mukaddes şehir Mekke… İkincisi; İspanya topraklarında yüzyıllarca İslam’ın ihtişamını büyük bir gururla yaşatan Endülüs… Ancak buraya gittiğimde, İslam’la özdeşleşen İslam’ı hatırlatan tüm izlerin silindiğini gördüm. Büyük bir tecessüsle gittiğim gezi daha sonra hüzünlü bir atmosfere dönüşmüştü.

Üçüncüsü ise; Her dönemde ilgi odağı ve önemli bir merkez ol-muş ve bundan dolayı da tarih boyunca 40 kez kuşatılmış ve 26 defa el değiştirmiş mukaddes şehir Kudüs… Biricik önderimiz, aziz Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa’ya (SAV) kulluğunun mükafatı olarak hediye edilen Mescid-i Aksa. Şü-kürler olsun Rabbime. Mukaddes üç mekanı da gösterme fırsatı verdi bizlere.

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde/Bir çocuk gibiydi ve ağ-lıyordu./ Varıp eşiğine alnımı koydum. / Sanki bir yeraltı neh-ri kaynıyordu./ Gözlerim yollarda, bekler dururum/ “Nerde kardeşlerim” diyordu bir ses. /İlk kıblesi benim ulu Nebimin /Unuttu mu bunu acaba herkes.” diyor, makamı cennet olsun Merhum Akif İnan ağabeyimiz.

Bizler de ‘bir çocuk gibi ağlayan’ Mescid-i Aksa’yı görmek için düştük yollara… Tel-Aviv’e gitmeden biraz endişelerimi vardı ancak, havaalanına indikten sonra keyfi bekletme ve ufak tefek pürüzlerin dışında pek bir şeyle karşılaştığımızı söyleyemem.

Akşam geç saate otelimize yerleşmemize rağmen, sabah na-mazını Peygamberimiz’in (sav) Mirac’a yükseldiği Mescid-i Aksa’da kılmak için büyük heyecan yaşıyordum.

Bir saat bile yatmadan sabah namazını eda etmek için Mescid-i Aksa için yola düştüğümde kalbim küt küt atıyordu. 140 bin metrekarelik bir alana sahip Mescid-i Aksa’nın tüm kapıları İs-rail askerleri tarafından tutulmuştu.

32gezi33geziHz. Süleyman’ın Karınca Vâdisi’ne geldikleri zaman, bir karıncanın; “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!” dediği ‘Kenan Diyarı’nda hüzün hakim. Kudüs şimdi yeni bir Selahaddin Eyyubi bekliyor…

Pırıl pırıl Kubbet’üs Sahra

Kapıya yaklaştığımızda askerlerin ‘Türki’ sözüyle karşılaştım. Biz de ‘evet’ dedik ve Kanuni Sultan Süleyman’ın Haç-lılardan korumak için yaptırdığı, 12 metre, zaman zaman 17 metreye çıkan surların kapı-sında içeri girdik ‘bismillah’ diyerek. Karşımızda Kubbet’üs-Sahra pırı pırıl parlıyordu. Adeta ‘Hoş geldiniz’ der gibiydi. Merdivenleri hızlı adımlarla çıktıktan sonra, Mescid-i Aksa’yı gördüm karşım-da. Aradan çok zaman geçmeden Mescid-i Aksa, müezzin Bilal Hoca’nın ‘Allahu Ekber’le başlayan ve ‘Haydin namaza, haydin felaha, namaz uyku-dan daha hayırlıdır’ nidalarıyla çınlamaya başladı ki, ‘Bismillah’ diyerek camiye girdim.

İçimi hem sevinç hem de hüzün kapladı. Sevinç kapladı çünkü; Peygamberimiz Hazreti Muham-med (sav)’in Mirac’a yükseldiği o mukaddes beldedeki ibadet mekanına ‘bismillah’ diyerek adım atmıştım. Hüzün kapladı çünkü; Bugün İsrail, Filistin ve Lübnan toprakları ile Ürdün, Mısır ve Suriye’nin kıyı kesimle-rini kapsayan ve geçmişte “Kenan illeri/Kenan Diyarı) olarak bilinen Filistin topraklarındaki Süleyman (as)’ın mabedinin bulunduğu yere kurulan Mescid-i Aksa’ya girmek için İsrail askerlerinden izin almak zorunda kaldık.

Kudüs, yeni bir Selahaddin Eyyubi bekliyor

Namaz sonrasında “Yarabbi bu mukaddes mabedi İsrail zulmünden kurtar. Bu mukaddes mabedi İsrail askerle-rinin postalları altında ezdirme. Allah’ım; huzuruna bu utançla, bu mahcubiyetle çağırma bizleri. Müslümanla-ra basiret ver Allah’ım. Buraya yeni bir Kanuni Sultan Süleyman gönder, yeni bir Selahaddin Eyyubi gönder, yeni bir kurtarıcı gönder ki Kudüs yeniden eski günleri-ne dönsün, yeniden huzur ve barış kenti olsun” diyerek dua ettim.

Eminim, her gün on binlerce, yüz binlerce Müslüman “Yüce Rabbimiz, Mescid-i Aksa’yı İsrail tasallutundan kurtar” diyerek dua ediyordur ve milyonlarcası da bu duaya ‘amin’ diyordur.

Mescid-i Aksa Kabe’den sonra yapılmıştır. Buradaki Sü-leyman mabedini cinlerin inşaa ettiği rivayet edilmek-tedir. Çünkü, mabetteki iki metreyi aşan ve çok geniş sütunlu taşları insan üstü bir güçle yerleştirildiğini ayan beyan görmek mümkün. Burası kadim Aksa. Mescid-i Aksa’nın 70-100 metre civarında aşağıda. Bir başka de-yişle buradan Kubet’üs-Sahra’ya çıkmak için birçok mer-diven tırmanmak lazım.

Cinlere ve rüzgâra hükmeden peygamber

Mescidi Aksa’yı ilk inşa eden kişi Hz. Süleyman (a.s.)’dır. Süleyman (as) rüzgara hükmederdi. Cinlere hükmeder-di. Bunu aşağıdaki Kur’an-ı Kerim ayetlerinde de gör-mek mümkün.

  • Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil ordu-ları Süleyman’ın hizmetinde toplandı, hepsi bir arada (onun tarafından) düzenli olarak sevk ediliyordu.
  • Nihayet karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!” dedi.
  •  (Süleyman) onun sözüne gülümseyerek dedi ki: “Ey Rabbim! Bana ve ana babama verdiğin nimete şükret-memi ve hoşnut olacağın iyi iş yapmamı gönlüme getir. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat.”
  • (Süleyman) Kuşları gözden geçirdikten sonra şöyle dedi: “Hüd-hüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?” (Neml/17-18-19-20)Süleyman (as)’ın mescidin ilk temellerini attığında şöyle dua ettiği rivayet edilmektedir.
  • Yarabbi lütfu inayetinle bu mescidi inşa ettim Senin rızan için bu mescide gelip iki rekat namaz kalınları tüm kullarını afeyyle. Fakirliği var se fakirliğini gider, hastalıkları varsa şifa ver, iki ci-handa saadet ver.

Cömertlik timsali Halil İbrahim (as) makamında

Mescid-i Aksa’dan ayrıldıktan sonra yaklaşık bir saatlik yolculuktan sonra El Halil kentinde Hazreti İbrahim’ (as)in türbesinin bulunduğu İbrahim Camii’ne kadar iki İsrail polis noktasından geçtik. Camiye yaklaştığımızda da tam dört kontrol noktası… Yani cömertlik timsali Halil İbrahim’(as) in, İshak’ın (as), Sare validemizin tür-belerinin bulunduğu mekan İsrail postallarının altında. Caminin içinde sembolik olarak türbeler var ancak, asıl mezarları altta. O bölümlere kimse girmesin diye üze-rine çelik parmaklıklar koymuşlar ve kilit vurmuşlar. İsrailli Yahudiler yine aynı alan içindeki Yusuf ve Yakup peygamberlerin türbelerinin yer aldığı bölümü sinagog olarak kullanıyorlar ve o dönemlerde Müslümanların camide ibadet etmelerine izin vermiyorlar.

El- Halil’de iki rekat şükür namazı kıldıktan sonra yine Hz. İsa’nın (a.s) doğduğu Beytül’lahm şehrindeyiz. Önce Hz.İsa’nın doğduğu Doğuş Kilisesi’ni ziyaret ardından tam onun karşısındaki Hz. Ömer Camii’inde ikindi na-mazını kıldık. Namaz sonrası Filistin’e mahsus ‘felafel’ yiyerek açlığımız yatıştırdık.

Mescid-i Aksa’da cuma namazı

Kudüs’e gelip de Mescid-i Aksa’da Cuma namazı kılınmaz mı hiç. Zaten bunun için gelmedik mi Kudüs’e… Müezzin efendi daha, ‘Haydin namaza’ demeden insan-lar fevc fevc Allah’ın; “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrıldığınızda hemen Allah’ın zikrine koşun ve alım satımı bırakın! O sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz.” (Cuma/9) emrine koştular. Her taraf tıklım tıklım doldu.

Aman Allah’ım bu ne güzel bir manzaraydı…

Cumayı, 140 bin metrekarelik bir alana sahip olan Mescid-i Aksa’ya ayırdık.

Ağlama değil, burak duvarı

Önce Peygamber Efendimiz’in Mirac’a yükseldiği Muallak Taşı ve aynı gece Allah Rasülü’nü Mescid-i Haram’dan (Mekke) Mescid-i Aksa’ya (Kudüs) getiren Burak’ı bağladığı Burak Mescidi ile tarihi Mervan Ca-mii, Burak Duvarı (Yahudilere göre Ağlama Duvarı)’nı gezdik. Ancak her yeri tam manasıyla gördüğümüzü, anladığımızı söylememiz mümkün değil. Buraya gelip de Mescid-i Aksa’yı Zeytin Dağı’ndan temaşa etmek olmazdı tabbii ki.. Daha sonra etrafı surlarla çevrili mekanın içinde yatan şühedaya dua ettik. Gezimizin son gününde Eriha’ya doğru yola çıktık. Bu istikamette de yine İsrail kontrol noktalarından geçtikten sonra güzergah üzerindeki Hz. Musa’nın(as) makamı olarak bilinen türbeyi ziyaret ederek dua ettik. Zamanımız kısıtlı oldu-ğu için yeniden yola koyulduk. Bir rivayete göre 8 bin yıllık, bir başka rivayete göre de 10 bin yıllık tarihe sahip, muzdan, portakala, elmadan ananasa kadar tüm tropikal meyvelerin meyvelerin ye-tiştirildiği şehir Eriha’dayız. Kısa bir molanın ardından Abbasi Halifesi İbn-i Hişam’ın kışlık sarayında kısa bir gezinti.

Kavmi Lut’un helak olduğu şehir: Sodom ve Gomore

Üstad Necip Fazıl’ın “…Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,

Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!..” dediği mekandayız artık.

Ürdün ile İsrail arasındaki ‘Bahr-i Lût’ veya Ölü Deniz olarak da isimlendirilen ve deniz seviyesinden 400 met-re daha aşağıdaki Lût Gölü’ndeyiz. Cenab-ı Allah sap-kınlık içinde bulunan kavme Lut’u (as) gönderdi. Ama onlar bu sapkınlıklarından asla vazgeçmediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şöyle emretti:

  • Lut, kavmine dedi ki: “Alemlerde, sizden önce hiç kim-senin yapmadığı ‘fahşayı’ (hayasızlığı) mı yapıyorsunuz? Gerçekten siz, kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz, ‘müsrif'(haddi aşan) bir kavimsiniz.”
  • Lut Kavmi’nin cevabı: “Bunları, yurdunuzdan sürüp çı-karın, muhakkak bunlar, çokça temizlenen insanlardır.” demekten başkası olmadı.
  • Bunun üzerine Biz, karısı dışında, (Lut’u) ve ailesi-ni kurtardık; (karısı) ise, helake uğrayanlardan oldu. Ve onların üzerine, bir (azap) sağanağı yağdırdık. Bak! Mücrimlerin(suçluların) akıbeti nasılmış? (ARAF/80-81-82-83)

Lut Peygamberi dinlemeyen Sodom ve Gomorre şehir-lerindeki kavim, büyük bir zelzele , yıldırım göktaşı yağ-muru, yerden fışkıran zehirli gazlarla ve büyük bir patla-ma ile toprağın derinliklerine gömüldü, helak oldu gitti.

Benzer konular

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir