Otomobil üretiminde geleceğin teknolojisi : Elektrikli otomobil

otomobil

Elektrikli otomobil nedir ve nasıl çalışır, çalışma prensibi nedir? 100 km’de ne harcar, yakıt tüketimi nedir? Modelleri ve özellikleri nelerdir? Nasıl şarj edilir? Henüz yaygınlaşmasa bile son zamanlarda basında yer alan bu tip haberlerle birden bire dikkatleri üzerine çeken elektrikli otomobiller aslında hayatımıza gireli epeyce bir zaman oldu.

Elektrikli taşıtlar, elektrik enerjisini mekanik enerjiye çevirme prensibiyle çalışmaktadırlar. Elektrikli otomobillerin otomotiv endüstrisinde ileride önemli bir etkisinin olacağı düşünülmektedir. Elektrikli araçların yakıt tasarrufu yanında şehir kirliliğini düşüreceği ve karbon emisyonunu azaltacağı sanılmaktadır. Karbondioksit emisyonunun azalma derecesi elektrik üretimine bağlı olup %30’luk bir azalma beklenmektedir.

Aslında bu tip bir araç uzun süredir insanlığın gündemindeydi. Elektrikli bir taşıt ilk defa, 1837 yılında İngiliz Robert Davidson tarafından tasarlandı. Bu araç günümüzdeki elektrikli taşıtların temelini oluşturmaktadır. Buluş çok eski yıllara dayanmasına rağmen içten yanmalı motorların daha yüksek hız daha uzun menzil daha hızlı dolum ve daha fazla ağırlık taşıma kapasitesi ile daha geniş bagaj olanakları sunması nedeniyle elektrikli araçlar yeterince yaygınlaşamamıştır. Ancak son yıllarda elektrik makineleri ve enerji depolama sistem teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak elektrikli taşıt teknolojisinde de ilerlemeler sağlanmıştır. Buna paralel olarak daha yüksek menzil ve kullanım rahatlığı sağlanmaktadır. Elektrik motorlu taşıtların en büyük avantajı egzoz emisyonunun ve gürültüsünün olmamasıdır. Bu nedenle çevre ve gürültü kirliliği konularında çözüm olabilecek niteliktedir. Atmosfere atılan kirleticilerin tümü içinde karbonmonoksitin % 65’i, azot oksitlerin % 55’i, hidrokarbonların ise % 45’i benzin ve dizel yakıtı kullanan taşıtların egzoz emisyonlarından kaynaklanmaktadır. Günümüzde içten yanmalı motorlarının çevre kirliliğinin çok ciddi boyutlara getirmesi ve fosil yakıtların önümüzdeki 50-55 yıl içerisinde biteceği belirtilmesi nedeniyle elektrikli taşıtlara ilgi gün geçtikçe artmaktadır.

Otomotiv sektörü temiz bir çevre sağlayacak ya da çevreyi daha az kirletecek bir takım teknolojileri son zamanlarda daha fazla uygulamaya başladı. Uzmanlara göre, günümüzde bütün dünyada 940 milyon motorlu taşıt dolaşmakta, yani dünya nüfusunun altıda biri motorlu taşıt kullanmaktadır. Bir yandan şehirleşme, bir yandan sanayileşme, bir yandan da gelişme sürerken çevre sorunları da kaçınılmaz olarak gündemdedir. Dünyada oluşan bu kirliliğin ve küresel ısınmanın sebebi olarak karbondioksitin çıkış sebebi içerisinde otomotiv yüzde 13 gibi bir paya sahip. Bunu önlemenin yolu ise karbondioksit çıkışını azaltan elektrikli araç üretimini yaygınlaştırmak. Bu nedenle elektrikli otomobillerin gelecekte daha fazla tercih edileceği tahmin ediliyor. Bu sayede elektrikli araçlar kullanılarak hava kirliliğinin de azaltılması planlanmaktadır.

Elektrikli otomobillerin en büyük sorunlarından biri, hiç kuşkusuz ağır olmaları ve bataryalar tam dolu da olsa çok fazla yol yapamamaları ve şarja ihtiyaç duymaları. Elektrikli araçlara artan talep üzerine otomotiv sektörü bu konuda çok ciddi çalışmalar yapmaya başlamış ve pek çok firma elektrikli araç üretimini seri hale getirmiştir. Üretimine başlanan elektrikli otomobillerin tek seferlik şarjla 100 milin üzerinde yol kat edebilmektedir. Ayrıca 70 mil sürate ulaşarak mil başı inanılmaz bir rakam olan 3 centlik yakıt tüketimi sağlar. Bu araçlar aynı zamanda rejeneratif frenleme sistemin sayesinde frenlemede kaybedilen enerjinin geri dönüşümünü sağlar. Yüzde yüz emisyonsuz olduğu belirtilen bu araçların ağırlıkları da ciddi oranda azaltılmıştır. 2011 Ağustos ayı verilerine göre 59 marka tarafından üretilmiş olan 123 elektrikli veya hibrit elektrikli otomobil modeli tespit edilmiştir. Bu modellerin; Nissan ve Peugeot 6’şar adedini, Renault, Toyota, Mercedes, Lexus, Honda ve Audi 5’er adedini ve BMW, Ford, Hyundai 4’er adedini üretmiş veya üretmeyi planladığını duyurmuştur.

Türkiye dünyanın çok önemli otomotiv üretim üslerinden biri olarak elektrikli araçların da üretimine ev sahipliği yapmaktadır. Henüz kendi üretimimiz olan bir elektrikli otomobilden söz edemesek bile Renault, 2009 yılının Ekim ayında Elektrikli Fluence Z.E’nin Türkiye’de üretilmesi kararını almıştı. Bireysel satışlar ve özel kurumların talepleri çerçevesinde 2012 yılının ilk çeyreğinde piyasa sürülmesi beklenen bu araçlar için İstanbul Büyükşehir Belediyesi otoparklarda 9 tane şarj istasyonu oluşturdu. Bu yılsonuna kadar şarj istasyonu sayısının 40’ı bulacağı tahmin ediliyor. Ankara, Gaziantep, Bolu, Kocaeli ve diğer belediyelerde bu konuda harekete geçmiş durumda. Avrupa’da yapılan istatistiklerde bu araçların yüzde 80’inin şarjlarının evlerde ve iş yerlerinde yapıldığı görülmektedir. Bununla beraber Türkiye’de şarj istasyonu altyapılarını üreten firmalar çalışmalarına devam etmektedir. Bu teknolojili araçların kullanılabilir olduğu algılanmaya başladıkça, Türkiye’de bu dinamiğin çok daha hızlı oluşacağı düşünülüyor. Ancak uzmanlar elektrikli otomobil üretimiyle ilgili en önemli sorunlardan birini, pil yatırımının azlığı olarak görmektedirler. Elektrikli oto üretilirken, bunun pil yatırımının Türkiye’de yapılmaması halinde, otomobil fiyatı kadar akü ithalatı yapmak zorunda kalınacağı uyarısında bulunuluyor.

Otomotiv sektöründe elektrikli araçların motorlu araçlarla rekabeti ise kimi zaman bu tip araçlara yönelik eleştirilerin de çoğalmasına neden oluyor. Bu eleştirilerin başında elektrikli otomobillerle ilgili çok fazla beklentinin bulunduğu; bugün için altyapı ve konforunun kullanıma uygun olmadığı; onun yerine hibrit teknolojili araçların kullanım alanının daha yaygın olduğu gelmektedir. Bilindiği gibi hibrit araçlar, elektrikli ve benzinli iki motora birden sahip olan ve kendi kendini şarj ettiği için elektrikli araçların yaşadığı pek çok sıkıntıyı yaşamayan bir teknolojiye sahipler.

Elektrikli ulaşımın hayata geçirilmesi için toplumun her katmanından kişi ve kurumlara sorumluluklar düşmektedir. Özellikle üniversitelerimiz, sanayicilerimiz, araştırma merkezlerimiz bu konuda bilgi birikimi sağlamalı ve Türkiye elektrikli otomobil üretir hale ivedilikle getirilmelidir. Aksi takdirde 21. yüzyılda hüküm süreceği kesin olarak görülen elektrikli ulaşım sisteminin bileşenlerini de geçmişte olduğu gibi dışarıdan satın alır ve ekonomik bağımlılığımızı bu anlamda yine sürdürür konumda kalırız. Bu nedenle elektrikli otomobil üretiminin devlet tarafından da desteklenmesi gerekiyor. Vergi sisteminde dünyanın her yerinde desteklenen bir teknolojiyken ülkemizde hala üzerinde çalışmalar yapılıyor. Bu çerçevede çevre dostu araçların kullanımının yaygınlaştırılması için toplumda farkındalık seviyesinin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılacağı ve düşük karbondioksit emisyonu olan çevre dostu araçların (elektrikli, hibrit ve emisyon değeri düşük diğer araçlar) kullanımını teşvik eden bir vergilendirme sistemi için çalışma yapılacağı belirtiliyor

Benzer konular

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir