Yeni Camii’ye yüzyıllardır komşuluk yapan eser : Hünkar Kasrı

hunkarkapisi

Osmanlı zamanında inşa edilen ve yapımı uzun zaman alan Eminönü’ndeki Yeni Camii’nin yanında bir Hünkar Kasrı bulunur. Hayli görkemli olan bu yapının ilk olarak inşa edilmekte olan camiinin inşaatının gözlenmesi amacına yönelik olduğu söylenir. Camiinin uzun yıllar süren inşa macerası göz önüne alınacak olursa göz ardı edilmemesi gereken bir iddiadır. Yüzyıllardan beri Eminönü’nün önemli simgelerinden biri olan Yeni Camii’ye komşuluk eden güzel bir binadır.

Osmanlı zamanında inşa edilen ve yapımı uzun zaman alan Eminönü’ndeki Yeni Camii’nin yanında bir Hünkar Kasrı bulunur. Hayli görkemli olan bu yapının ilk olarak inşa edilmekte olan camiinin inşaatının gözlenmesi amacına yönelik olduğu söylenir. Camiinin uzun yıllar süren inşa macerası göz önüne alınacak olursa göz ardı edilmemesi gereken bir iddiadır. Yüzyıllardan beri Eminönü’nün önemli simgelerinden biri olan Yeni Camii’ye komşuluk eden güzel bir binadır.

Yeni Camii inşaatını tamamlamak araya giren altmış yıllık bir fasıladan sonra Padişah Dördüncü Mehmet’in annesi Turhan Sultana nasip olmuş. Mimarlığa tayin olunan Mustafa Ağa, cami ile birlikte külliyesini ve plana sonradan bizzat kendisinin ilâve ettiği Hünkâr Kasrı’nı 1663 tarihinde tamamlar.

Camiin inşaatına deniz kenarında başlandığından ortaya birçok güçlüklerle karşılaşılmış, temellere gelen sular pompalar aracılığı ile boşaltılmış. Temellerin atılacağı toprak zeminin yumuşak olduğu için temel taşlan Mimar Sinan’ın Büyükçekmece Köprüsü’nde uyguladığı gibi kurşunla birbirne bağlanan kazıklar üzerine oturtulmuş. Birkaç odadan oluşan kasır Yeni Camiin hünkâr mahfeline bağlıdır ve Türk sivil mimarisinin bir şaheseri olarak nitelendirilir.

Dış görünümü ve iç düzenlemeleri ile adeta küçük bir sarayı andıran yapıda Turhan Sultan Ramazan ayılarını ibadetle geçirmiş ve İstanbul limanına bakarak şehrin en güzel görüntülerinden birini gözlemiş Arkeolog Erdem Yücel’in bir yazısında tarihi eserlere olan ilgisizliğimizin onları felaketin eşiğine sürüklemesi Hünkar Kasrı örneğinde açıklanır. Tarih 1900’lerin ortalarıdır.

17. yüzyıla ait Yeni Cami Hünkar Kasrı, İstanbul’da bir cami külliyesi içinde bulunanların en büyüğü olma özelliğini taşıyor.

“Eminönü meydanının tanzimi esnasında camiye sonradan ilâve edildiği mülâhazası ile yıktırılma tehlikesi ile karşılaşan kasır yıllarca harap ve bakımsız bir halde kalmıştır.”

Kasrın o günkü harap durumu Celâl Esat Arseven şu kelimelerle ifade etmiştir: «Türk sivil mimarisinin en güzel parçalarından biri olan bu kasır bugün harap bir haldedir. Mimarî tarihimize ve tezyinatımıza mühim bir vesika teşkil eden bu kasrın eski şekli ve tezyinatı muhafaza edilmek suretiyle yapılacak tamirle gerek sanat ve gerek turizm bakımından kazanılacak kıymet yanında edilecek masrafın büyük görülmemesi icap eder.” Bu feryatların yankı bulması hayli zaman alır. İstanbul Ticaret Odası Hünkar Kasrı’na el atar ve onu inşasına uygun şekilde restore eder. Hünkar Kasrı’nı 400 yıl daha yaşatacak restorasyon o kadar güzel yapılmıştır ki AB’nin Europa Nostra ödülüne layık görülür. Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan ve proje müellifliğini Mimar Hatice Karakaya’nın yaptığı Hünkar Kasrı’nın restorasyonu 5 sene sürer.

Avrupa Birliği Kültürel Miras Ödülleri, Avrupa Konseyi’nin Kültür Programı dahilinde 2002’den bu yana Europa Nostra’nın yürütücülüğünde veriliyor. Toplam dört kategoride verilen ödüllere, bu yıl 29 proje lâyık görüldü. 17. yüzyıla ait Yeni Cami Hünkar Kasrı, İstanbul’da bir cami külliyesi içinde bulunanların en büyüğü olma özelliğini taşıyor. Bu etkileyici yapının restorasyon çalışmaları sırasında dönemin özelliklerini taşıyan taş, tuğla, alçı, ahşap, metal ve cam malzemeler ile dekoratif amaçlı kullanılan çini, sedef, bağa, fildişi gibi dönemin özgün işçilikleri, geleneksel yöntemlere sadık kalınarak günümüz teknolojileriyle restore edildi. Sanat tarihi uzmanları tarafından dönemin en önemli ve günümüze kalan tek örnek yapıtı sayılan Kasr’a; çinili ocakları, duvarları kaplayan çini panoları, ahşap işçiliği, vitrayları, pencereleri, sedef bağa kakmalı kapıları yeniden kazandırıldı.

Siz de Eminönü’nde hep gördüğünüz ama belki de hiç ziyaret etmediğiniz bu mekana kısa bir zaman ayırarak valide sultanların penceresinden İstanbul’a göz atabilirsiniz.

Ziyaretçilere açık

Yeni Cami Hünkar Kasrı’nın tahtırevan yolu adı verilen rampasının altında beş oda, Kasr’ın altında ise büyük bir mekan içinde şerbethane denilen bölüm bulunuyor. Yeni Camii Hünkar Kasrı, 17. yüzyıl İznik çinileriyle Osmanlı ihtişamının izlerini ebediyete taşıyor.

İki büyük oda ve bir büyük terastan oluşan bir yaşam merkezi olarak tasarlanan ve asırlar boyunca padişahlar ve sultan hanımların tercih ettiği en gözde mekânlardan biri olan Hünkar Kasrı, ilk kez geçen Ramazan ayında kapılarını ziyaretçilere açtı. Etkinlikler kapsamında ‘Klasik Sanatlar ile Ramazan’a Hoş Geldin’ adlı sergi hat, tezhip ve ebru severleri ünlü hocalarla tarihi ve görkemli ortamında buluştu. Sergide Hikmet Barutçugil ebru sanatının, Dr. Hatice Aksu tezhip, çini, kalemişi sanatının, Ayşe İlhan Gökşen minyatür sanatının ve Sevinç Öztürk ile Necla Anıl da çini sanatının inceliklerini sundu.

Benzer konular

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir